Anabilim Dalları

Sosyal Antropoloji:


Antropoloji insanın dün, bugün ve yarını ile ilgilenir, yerküreyi bir bütün olarak ele alır, her grubu, topluluk ve toplumu hor görmeden, küçümsemeden, kınamadan engin bir hoşgörü ile rencide etmeden anlamaya ve anlatmaya çalışır. Çalışma alanının sınırları içine insanın hem fiziksel hem de sosyokültürel yönleri girmektedir. İnsan yarattığı kültür sayesinde çok farklı çevrelerde yaşama başarısı gösteren tek canlıdır. “Kültür” antropologlar için teknik bir kavramdır. Kültür ve insan çeşitliliği antropolojinin konusudur. 


Sosyal/Kültürel Antropoloji insan davranışlarının nedenini bulmaya çalışır, başka bir deyişle inceleme konusu “insan ve onun yaptıkları”dır. Sosyal/Kültürel Antropoloji bilim dalı, kuruluş ve gelişim sürecinde, endüstrileşmemiş (az nüfuslu, teknolojik açıdan sınırlı gelişme gösteren, kısmen diğer toplumlardan yalıtılmış şekilde yaşamlarını sürdüren) toplumları anlamaya çalışmıştır. Bugün ise Sosyal/Kültürel Antropolojinin çalışma alanı genişlemiş olup geleneksel ve modern, basit ve karmaşık, endüstrileşmiş ve endüstrileşmemiş tüm toplumları inceler. Sosyal/Kültürel Antropoloji alanında yapılan çalışmalar, bir kültür ve üyeleri üzerinde olabildiği gibi karşılaştırmalı çalışmalar şeklinde, kültürler arasında da olabilmektedir. Sosyal/Kültürel Antropolojinin temel malzemesi, belirli bir topluluğun bütün kültürel örüntüsünü (ekonomik süreçler, teknoloji, toplumsal örgütlenme, siyasal davranış, dinsel, büyüsel, bilimsel stratejiler vb.) gözler önüne sermeye çalışan etnografya çalışmalarıdır. 

Sosyal antropolog sahada/alanda çalışır. Bütün duyularıyla incelediği toplumun gündelik hayatına uzun süre katılarak, gözlem, derinlemesine mülakat, hayat hikâyeleri, anket gibi tekniklerle ilgilendiği toplulukla ilgili mümkün olan en fazla bilgiye ulaşır. Bu çalışma yöntemiyle birinci elden, incelenen toplumun kültürel özelliklerine ulaşır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Sosyal Antropoloji Anabilim Dalı da kurulduğu tarihten bu yana eğitim faaliyetlerini özellikle bu bağlamda yürütmektedir. “En iyi eğitim uygulayarak olur, en iyi uygulama sahada olur” yaklaşımıyla öğrencisini araştırma ortamı içinde yetiştirmektedir. Bunun doğal sonucu olarak öğrenciler, derslerde gördükleri teorik bilgileri, yaptıkları saha araştırmalarında topladıkları malzemelerle yazılı raporlar, fotoğraf sergileri, etnografik yönü ağır basan akar kare belgelemeler şeklinde sunma yetisi kazanmış olarak mezun olurlar. Bakanlıklar, bankalar, müzeler, araştırma şirketleri, insan kaynakları, medya gibi birçok alanda antropologlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bölümümüz mezunlarının büyük yüzdesini gazeteler, araştırma şirketleri, yapım şirketleri ve ajanslarda çalışanlar oluşturmaktadır.

Fiziki Antropoloji:

Fiziki Antropoloji insanı fiziksel ve biyolojik özellikleri yönünden inceleyen bilim dalıdır. Bu bilim dalının temel ilgi alanı, insan topluluklarının fiziksel ve biyolojik açıdan neden birbirlerine benzedikleri/benzemedikleri ve nasıl değiştikleridir. Bu kapsamda, insanın yeryüzüne yayılışı (göçler), bu esnada geçirilen fiziksel ve genetik değişimler, maruz kalınan adaptasyonlar ve doğa-insan ilişkileri (insan ekolojisi) incelenen konular arasında yer alır. Fiziki antropologların odaklandıkları diğer bir konu da kültür-çevre-biyoloji (genetik) etkileşimini anlamaktır. Bu bakış açısıyla insanın büyüme ve gelişmesi (oksoloji), fiziksel boyutları (antropometri) ve karşılaştığı hastalıkların kültür-çevre-biyoloji (genetik) etkenleriyle nasıl şekillendiği ortaya konulmaya çalışılır. Fiziki antropologların teorik çalışmalardan ve alan araştırmalarından elde ettikleri bilgiler günlük hayatın çeşitli alanlarında kendilerine uygulama alanı bulur. Başta ergonomi ve spor bilimleri olmak üzere beslenme ve diyetetik, pediatri, popülasyon genetiği, halk sağlığı vb. alanlarda bu bilgiler interdisipliner bir tarzda hayata geçirilir.


Paleoantropoloji:

Paleoantropoloji, en genel tanımıyla insanın ve insana yakın türlerin geçirdiği evrimsel ve tarihsel değişimlerin incelenmesidir. Paleoantropologlar insanın anatomik, biyolojik ve morfolojik açıdan geçirmiş olduğu değişimlere odaklanarak geçmişle günümüz arasında köprü kurarlar. Çalışma materyalini genellikle antropolojik ve arkeolojik kazılarından çıkarılan insan iskeletleri ile paleontolojik kazılarından ele geçen insan fosilleri oluşturur. Kazılardan ele geçen insana ait iskelet materyaller ve kültürel ürünler kullanılarak insanın geçmişi yeniden inşa edilmeye çalışılır. Bu çerçevede, insan grupları arasındaki biyolojik ve kültürel ilişkiler, demografik yapı, yaşanılan sosyal ve ekolojik ortam, hastalıklar ve beslenme biçimi, göçler vb. ele alınır. Paleoantropologlar insanın biyolojik ve kültürel değişimini tüm yönleriyle anlamak için insan dışındaki primatları da incelemelerine dâhil ederler. İnsan anatomisinin farklı yönlerini şekillendiren süreçleri anlamak için karşılaştırmalı bir bakış açısıyla özellikle insana yakın primatları inceler. Adaptasyon, genetik, davranış ve ekoloji üzerine odaklanılarak insanların ve insan dışındaki primatların benzerlik ve farklılıkları ortaya konmaya çalışılır. Biyoloji, anatomi, fizyoloji, genetik, patoloji gibi pek çok bilim dalı ile multidisipliner çalışmalar yaparak elde ettiği bilgiler sayesinde insanlık tarihine ışık tutan paleoantropoloji, aynı zamanda oluşturduğu kimliklendirme metotlarıyla adli bilimlerde iskelet haline gelmiş bireylerin kimliklendirmesine de yardımcı olur.